Bağırsak mikropları uyku düzenimizi nasıl etkiliyor?

 NORMAL UYKUNUN ANAHTARI: BAĞIRSAK MİKROPLARI

Sonbaharın ve kışın gelmesiyle, birçok insan yiyecek ile uyku arasındaki ilişkiyi düşünmeye başlar. Japonya’daki Tsukuba Üniversitesi’ndeki Profesör Masashi Yanagisawa önderliğindeki araştırmacılar bu denklemdeki önemli aracıya odaklanabileceklerini umuyorlar: Bağırsaktaki bakteriyel mikroplar. Fareler üzerinde yaptıkları detaylı çalışma gösterdi ki bakteri; çevresini ve bağırsağın içeriğini değiştirebiliyor, bu da uyku gibi davranışları büyük ölçüde etkiliyor.

Deneyin kendisi oldukça basitti. Araştırmacılar bir grup fareye dört hafta boyunca fareleri bağırsak mikroorganizmalarından mahrum bırakacak güçlü bir antibiyotik karışımı verdiler. Sonra bu fareler ile bu farelerle aynı diyete sahip kontrol farelerinin bağırsak içeriklerini karşılaştırdılar. Sindirim, yiyecekleri metabolit denen parça ve tanelere parçalar. Araştırma ekibi mikrobiyotadan yoksun farelerin ve kontrol farelerin metabolitlerinde önemli farklar buldu.

Profesör Yanagisawa’nın açıkladığı gibi: “Fare grupları arasında 200’den fazla metabolit farklılıkları bulduk. Mikrobiyotadan yoksun farelerde yaklaşık 60 metabolit eksikti ve kontrol faresine göre diğerlerinin miktarı ya daha az ya da daha fazlaydı.”

Ekip daha sonra bu metabolitlerin normalde ne yaptığını belirlemek için yola çıktı. Metabolom seti zenginleştirme analizi kullanarak antibiyotik tedavisinden en çok etkilenen yolların, beyindeki hücrelerin birbirleriyle iletişim kurmak için kullandığı nörotransmiterlerin yapımında yer alan yollar olduğunu buldular. Örneğin, triptofan-serotonin metabolik yolu neredeyse tamamen kapatılmıştı; mikrobiyotadan yoksun fareler kontrol farelerinden daha fazla triptofana sahipti, ancak neredeyse hiç serotonini yoktu.


Bu da gösteriyordu ki; fareler, önemli bağırsak mikropları olmadan yedikleri triptofandan herhangi bir serotonin yapamıyordu. Ayrıca ekip, farelerde serotonin ve dopamin nörotransmitterlerinin üretimini hızlandıran B6 vitamini metabolitlerinin yetersiz olduğunu buldu.

Ayrıca, farelerin EEG'lerindeki beyin aktivitelerine bakarak nasıl uyuduklarını da incelediler. Kontrol fareleri ile karşılaştırıldığında, mikrobiyotadan yoksun farelerin, normalde aktif olmaları gereken zaman dilimi olan geceleri, daha fazla REM ve non-REM uykuya sahip olduklarını ve çoğunlukla uyumaları gereken zaman diliminde yani gün boyunca daha az non-REM uykuya sahip olduklarını buldular.

REM uyku bölümlerinin sayısı gündüz ve gece daha yüksekken non-REM bölümlerin sayısı gündüz daha yüksekti. Diğer bir deyişle mikrobiyotadan yoksun fareler uyku uyanıklık arasında kontrol grubuna göre daha fazla geçiş yapmıştı.

Profesör Yanagisawa serotonin eksikliğinin uyku bozukluklarına sebep olabildiğini düşünmektedir; ancak, tam mekanizmanın hala çözümlenmesi gerekiyor. “Mikroplardan yoksun bırakmanın bağırsaklardaki serotonini yok ettiğini keşfettik ve biz ayrıca beyindeki serotonin seviyelerinin uyku-uyanıklık döngülerini etkilediğini bilmekteyiz” diyor Profesör Yanagisawa. “Böylece beslenme şeklini değiştirerek bağırsaklardaki mikropları değiştirmenin uyku sorunu yaşayan insanlara yardım edebilme potansiyeli var.”

Yani, bu tatil sezonunda, triptofan dolu hindiyi yedikten sonra uykulu hissederseniz, lütfen bağırsak mikroplarına teşekkür etmeyi unutmayın!

Kaynak: https://neurosciencenews.com/sleep-gut-microbes-17334/

Çeviren: Göktuğ Sevinç, Kadircan Yurdakul, Ayça Nur Dindaroğlu, Baybora Atalay Işık

İnstagram: @aybu_tik

Facebook: @Aybu Tik

Twitter: @tibbiinovasyon.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dokunma duyusunda optik sensörler

Telepati gerçek!!!

Insanları tanımlamamızı sağlayan bir diğer parmak izi: Anılar